26 Nisan 2012 Perşembe

Jeolojik Devirler-Senozoik Zaman



SENOZOİK
(65.5 myö-günümüz)Fanerozoiðin üç zamanından sonuncusu
Modern Yaşam; Memeliler çağı
Kıtaların günümüzdeki biçimlerini alması
Otların ortaya çıkıp, geniş otlak alanların oluşması
ınsanların ortaya çıkıp, yaygınlaşması



Dinozorların yok olmasına yol açan, K/T yok oluşundan günümüze, yeryüzü tarihinin son 65 milyon yılını kapsayan ve ancak önceki zamanların bir dönemi uzunluğunda olan Senozoik, Fanerozoiğin en kısa zamanıdır. Senozoiğe ait fosil kayıtları bize olan yakınlığı nedeniyle daha boldur. Bu nedenle hakkında en çok bilgiye sahip olduğumuz zamandır.

Senozoikte yeryüzü modern biçimini alır. Kıtalar günümüzdeki konum ve biçimlerini yavaş yavaş alırken, iklim de gittikçe kuraklaşıp soğur. Senozoik boyunca pek çok buzul çağı yaşanır. Kurak ve soğuk iklim koşulları ormanların azalmasına yol açar.

Omurgasızlar, balıklar ve sürüngenler dönemin başında modern biçimlerine ulaşır; ancak, memeliler, kuşlar, bir hücreliler ve çiçekli bitkiler dönem boyunca evrimleşip çeşitlenmeye devam eder.

Tek çenekli bitkiler bu zamanda ortaya çıkıp, ormanlardan boşalan alanlara yayılarak, ilk kez savan, yayla gibi otlak alanlarını oluşturur. Bu otlaklar Senozoiğin orta ve geç bölümlerinde memeli evriminin ana merkezleri olur.

Senozoiğin başında memeliler uyumsal açılımla çeşitlenip, yaygınlaşarak hızla dinozorlardan boşalan nişlere yerleşir ve zamanın baskın omurgalı canlısı olur. Tıpkı Mezozoiğin sürüngenleri gibi, karalarda başlayan memeli evrimi ve çeşitlenmesi buradan denizlere ve gökyüzüne sıçrar. Zamanın başında memeliler sıçan benzeri biçim ve boyutlardayken; hızla pek çok garip tarih öncesi deve ve günümüz biçimlerine evrimleşir. Bu sırada memeli ailelerinin sayısı 8'den 70'e çıkar.

Otlak alanların yayılmasıyla, bu ortamlara uyum sağlayan hayvanlar da yaygınlaşır. Çift ve tek toynaklı otlayan memeliler, kedigil ve köpekgil yırtıcılarla, insansı maymunlar ortaya çıkar. Son buzul çağında ortaya çıkan, kendi türümüz Homo sapiens buzul çağının sona ermesiyle yaygınlaşıp, ekosistemin baskın canlısı olur.

Yakın zamana kadar Senozoik, uzunlukları bakımından oldukça eşitsiz olan iki alt bölüme ayrılırdı: Tersiyer ve Kuaterner. Bunlardan Tersiyer 65 milyon yıl öncesinden 1.8 milyon yıl önceye kadar ki bölümü kapsarken; Kuaterner son 1.8 milyon yılık dönemi içine alırdı. Yakın zamanda Senozoik üç döneme bölünerek incelenmeye başlandı. Bu sistem, Tersiyerin iki döneme bölünmesiyle elde edilmiştir. Yeni sisteme göre Senozoiğin üç dönemi: Paleojen, Neojen ve Kuaternerdir. Bu üç dönem de kendi içinde "Bölümlere" ayrılır. Jeolojik zamanın diğer "Dönemleri" de "Bölümlere" hatta daha alt birimlere ayrılsa da bunlar bize çok tanıdık olmayan teknik ayrımlardır. Oysa ki Senozoiğin bölümleri çoğumuzun kulağının aşina olduğu isimlerdir.

PALEOSEN

(Antik Yeni Yaşam)
65,5 myö ile 55,5 myö arası


Birbirinden ayrı konumlanmış takım ada biçimindeki Erken Senozoik kıtaları, dinozorların yerini almak üzere çeşitlenen memelilerin, birbirinden etkilenmeden farklı evrimsel patikalar izlemesine yol açtı. Günümüz türleri ile nesli tükenmiş pek çok eteneli, keseli, tek delikli ve kuş bu farklı evrimsel merkezlerde ortaya çıktı. Paleosen boyunca deniz seviyesi düşük; Kuzey Amerika, Afrika ve Avustralya'nın iç kesimleri kuraktı.



K/T yok oluşunda ortadan kalkan sert kabuklu ammonitlerin yerini, günümüz biçimlerine oldukça benzeyen yumuşak gövdeli mürekkep balıkları alır. Köpek balıkları ve teleost kemikli balıklar yaygınlaşır.

Sıcak iklim nedeniyle, sık ormanlar yüksek enlemlere kadar çıkar. Sekoya ağaçları, defne, çay gibi çalılar, eğrelti ve at kuyrukları floranın önemli elemanlarıdır.

Paleosenin başında, boş nişleri doldurmak üzere hızla çeşitlenen memelilerin hepsi, küçük ya da orta boy canlılardı. On milyon yıl içinde ekosistemin her seviyesine yayılan memelilerin, küçük kemirgen ve böcekçil benzeri biçimleri, böcekçillerle primatlar arasında sincap benzeri geçiş biçimleri Plesiadapiformes, Tillodontlar ve Tainodontlar gibi hantal otçullarla ilkel yırtıcılar olan Miacide Paleosende ortaya çıkar. Bu çeşitlenmeye rağmen memeliler, anatomik olarak ilkel biçimli ve küçük beyinli olarak kalır.

Paleosenin etçil memelileri, nişlerini dev etçil kuşlar olan Diatryma ve akrabalarıyla paylaşmak zorundaydı. Bunlar Geç Paleosende birdenbire ortaya çıkıp, Orta Eosene kadar varlıklarını sürdürdü. İki metreden daha uzun ve iki yüz kg ağırlığında olan bu kuşlar yaşadıkları süre boyunca karaların en korkulan yırtıcıları oldu. Güney Amerika'da da benzeri dev yırtıcı kuşlar, Phorusrhacidler vardı. Bu kuşlar Mezozoiğin theropod dinozorlarının son temsilcileriydi.
EOSEN

55,0 myö ile 33,7 myö arası
Günümüz Yaşamının Doğuşu

Eosende kıtalar birbirinden uzaklaşmaya devam eder. Kuzey Amerika Avrupa'dan, Güney Amerika Antarktika'dan ayrılır. Asya'ya iyice yakınlaşan Hindistan'da dağ oluşum olayları görülmeye başlar. İklim genel olarak sıcak ve ılıman, mevsimler belirgin değil, yağışlar oldukça boldu, deniz seviyeleri yüksekti. Afrika, Avustralya ve Sibirya'nın büyük bölümü sular altındaydı. Denizlerin böldüğü kıtalar takım adalar şeklinde dizilmiş, Afrika, Güney Amerika ve Avustralya diğer kara parçalarından soyutlanmış ve üzerlerinde kendine özgü faunalar vardı.

At, tapir, gergedan, fil, domuz, deve ve primatların dahil olduğu modern memeli takımlarının çoğu, ilk kez Erken Eosende kısa bir zaman dilimi içinde 10 kg.dan daha küçük hayvanlar olarak ortaya çıkar. Kemirgenler, multituberculatların yerini alarak, baskın küçük memeli grubu olur. Günümüzdeki biçimlere benzer olmasa da ilk yarasalar böcekçillerden farklılaşarak ortaya çıkar. Modern toynaklıların ataları bu zamanda Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yayılır. Bu küçük memelilerin bazıları, dönemin sonuna kadar boyutlarını hızla artırarak dev boyutlara ulaşırlar. Bunlardan altı boynuzlu gergedan benzeri bir hayvan olan Eobasileus'un omuz yüksekliği 2 metreye ulaşıyordu.

Balina ve deniz inekleri gibi deniz memelileri ilk kez ortaya çıkar; balinalar dönem içinde büyük boyutlara ulaşır. Eosen balinalarından olan Zeuglodon (ya da Basilosaurus) 20-25 metre uzunluğa ulaşır. Güney Amerika'nın kendine özgü faunasında, Edentales, keseliler ve uçamayan devler olan Phorusrachidler vardı.

Diatyriyaformesler varlıklarını sürdürürken; kazlar, ördekler, balıkçıllar, baykuşlar ve şahinler gibi ilk modern kuşlar da Eosende ortaya çıkar.

Eosenin sonunda görülen yok oluşta, Dinocreta, Archeoceti, Titanotheres gibi ilkel görünüşlü, küçük beyinli, büyük memelilerin büyük çoğunluğu ve ilkel etçiller olan Creodontlar ortadan kalkar.
OLİGOSEN

33,7 myö ile 23,8 myö arası



Avustralya ve Güney Amerika'nın Antarktika'dan ayrılmasıyla, dev kıta Gondvana'nın son kalıntısı da tarihe karışır. Hindistan'ın Asya ile çarpışmasıyla, tektonik ve volkanik aktivitede bir artış olur.

Oligosende, iklimde görülen belirgin soğuma bölüme damgasını vurur. Pek çok hayvan ve yaşama alanı soğumadan etkilenir. Himalayaların yükselmeye başlamasının bu soğumaya neden olduğu ya da soğumayı hızlandırdığı düşünülüyor. Soğumayla birlikte Senozoik boyunca ilk kez Antarktika üzerinde buzullar oluşur. Düşen deniz seviyesi, plankton sayısında ve çeşitliliğinde bir düşüşe ve kıtalar üzerinde kuraklığa neden olur. Tropik ormanlar ekvatora doğru çekilirken, yerlerini yaprağını döken ılıman iklim ormanlarına bırakır. Oligosende çiçekli bitkilerin modern biçimlerinin çoğu ortaya çıkıp yaygınlaşır. Yeni ortaya çıkan çiçekli bitkilerden en önemlisi otlardır. Asya'nın kurak iç kesimlerinden başlayarak yayılan otlarla, ilk otlak alanlar oluşur. Gelişmiş sindirim sistemine sahip ilk çift toynaklılar ancak Oligosende ortaya çıkar. Bu sindirim sistemi onlara lifli ve sindirimi zor otlarla beslenmede büyük avantaj sağlar.

Güney Amerika'da, eteneli memelilerin yokluğunda, tamamen farklı bir memeli faunası kurulur. Kıtada tembel hayvanlar, armadillolar gibi dünyanın geri kalanından tamamen farklı otçullar ve keseli yırtıcılar yaşıyordu. Eosenin en büyük hayvanları tek toynaklılardı. Bu dönemde yaşayan, Orta Asya'nın dev boynuzsuz gergedanı Indricotherium, yaşamış en büyük karasal memelidir; Mezozoiğin Sauropodlarıyla denk olan, bu 25 ton ağırlığındaki devler, Orta Miyosene kadar Asya'da varlıklarını sürdürür. Bu arada Afrika'da, fillerin ataları ve gergedan benzeri hayvanlar dev boyutlara ulaşır. Asya ve Kuzey Amerika'da, dev Brontotheresler ve dev domuzlar olan Archaeotheriumlar vardı. Kuzey kıtaları arasındaki bağlantılar, hayvanların kıtalar arasında serbestçe dolaşmasını sağlıyordu. Kendine özgü keseli faunasıyla Avustralya'da da bu dönemde memeli çeşitliliği artar. Bu alışılmadık memelilerin yanı sıra kediler, köpekler, geyikler, atlar, gergedanlar, domuzlar, develer Oligosende önemli hale gelir
PALEOJEN

65,5 myö ile 23,8 myö arası

Paleojen, pek çok memeli ve kuş grubunun tropik koşullarda ortaya çıkıp çeşitlendiği dönemdir. Erken Paleojende, kıtalar sığ denizlerle birbirinden ayrılmış, her kıtada farklı bir memeli soyu evrimleşmişti. Pek çok dev boyutlu, küçük beyinli, gergedan benzeri memeli vardı. Bunlarla birlikte yine dev boyutlu, uçamayan kuşlar olan Lavrasya diatrymidleri ve Güney Amerika Phorusrhacidleri; 2 metre boyunda ve kıvrımlı gagalarıyla Mezozoiğin dev Theropodlarını andırıyorlardı. Tüm bu hayvanlar tropikal ormanlarda yaşıyordu.

Denizlerde ilkel dişli balinalar ortaya çıktı. Dev deniz protozoaları (foraminiferler), Eosende mercimek boyutlarına ulaştı. Salyangozlar, midye ve istridyeler, günümüzdekilerden farksızdı. Nautiloidler son kez orta çapta bir evrimsel açılım yaşar: Atasal ve modern kafadan bacaklıların geçiş biçimleri ortaya çıktı. Derisidikenliler, mercanlar, yosun hayvancıkları, süngerler günümüzden farksızdı. Karada böcekler genel olarak modern biçimlerdeydi.

Günümüz kıtaları, Erken Senozoikte birbirinden oldukça ayrıydı. Her birinde farklı evrimsel patikalar izleniyordu. Güney Amerika'da, Paleojenin sonuna kadar, kendine özgü kuş, memeli ve sürüngenlerin bulunduğu bir fauna vardı. Avustralya keseli faunası da kıtalar arası izolasyon sayesinde bu şekilde oluştu.
MİYOSEN

23,8 myö ile 5,32 myö arası

Senozoiğin en uzun bölümü olan Miyosende, dünya artık modern biçimini almaya başlar. Orta ve Güney Amerika arasında, Panama köprüsü dönemin sonuna doğru kurulur. Hindistan ile Afrika-Arap plakası Avrasya ile birleşir. Afrika'nın Avrasya ile birleşmesiyle Tetis iyice küçülür, Doğu Afrika yükselir. Dönem boyunca kıtalar üzerinde dağlar yükselir: Asya'da Himalayalar, Güney Amerika'da Andlar, Kuzey Amerika'da da Rocky dağları.

Miyosen, soğuk Oligosen ve Pliyosen arasında görece ılıman bir dönemdir. Dönem boyunca görülen kuraklık ve dönemin sonlarına doğru başlayan soğumanın temel nedeni, kıtalardaki konumsal değişimler ve sıra dağların yağmur gölgesi oluşturarak kıtaların iç kesimlerine yağış düşmesini engellemesidir.

Antarktika'nın güney kutbuna kayıp diğer kıtalardan soyutlanmasıyla, küresel okyanus akıntıları değişir ve sıcak tropik sularla soğuk kutup sularının karışması büyük ölçüde engellenir. Böylece Antarktik buzulları oluşur.

Miyosenin en önemli biyolojik değişimi; çöl, tundra ve otlak alan gibi açık vejetasyon sistemlerinin kurulmasıdır. Ormanlar gibi kapalı vejetasyonların azalmasıyla, bu sistemler yaygınlaşır. Bu durum, ılıman iklim kuşağında yeni bir çeşitlenmeye ve hayvanlarda pek çok morfolojik değişime neden olur. Özellikle kuşlar ve memeliler yeni biçimler geliştirir.

Miyosende memeli çeşitliliği zirveye ulaşır. Pek çok ilkel memeli soyu tükenirken; yaşamayı başaranlar neredeyse modern görünüşlüdür. Geyikler, rakunlar, gelincikler, zürafalar, sırtlanlar ilk kez ortaya çıkar. Yavaş ve hantal etçiller olan Creodontların yerini hızlı ve zeki kedi ve köpekler alır. Miyosenin baskın yırtıcısı kılıç dişli kaplanlardı. Kıtalar arasındaki su bariyerlerinin kalkmasıyla, Avrupa-Asya, Asya-Afrika ve Asya-Kuzey Amerika arasında hayvan göçleri yaşanır. Denizlerde balinalar ve deniz inekleri yaygınlaşır. Hem tek toynaklılar hem de çift toynaklılar Miyosende hızlı bir evrimleşme temposu içine girer. Atlar daha da evrimleşerek midilli boyutlarına ulaşır, develer, üç parmaklı atlar, koyun benzeri oreodontlar, çeşitli tipte gergedanlar, dört dişli Mastodonlar (Trilophodon) ve insansı maymunlar yaygındı.
PLİYOSEN

5,32 myö ile 1,81 myö arası

Miyosende başlayan küresel soğuma eğilimi Pliyosen boyunca devam eder; kutup buzulları büyür, dönemin sonlarına doğru buzul çağına girilir. Deniz seviyesini düşmesiyle, Güney ve Kuzey Amerika arasında kara köprüsü kurulur. Akdeniz kuruyup yerini düzlük otlak alanlara bırakır. Subtropikal bölgeler ekvatora doğru çekilir. Antarktika Pliyosende henüz tamamen donmamıştı. Pliyosen boyunca Nothofagus, Antarktika'da yaygın olarak bulunur.

Pliyosen faunası Miyosenden çok farklı değildi. Günümüz memelilerinin tüm takım ve aileleri ortaya çıkarken; pek çok soyu tükenmiş cins de bu dönemde yaşar. Boynuzlular yaygınlaşıp, baskın memeli grubu olur. At, gergedan, fil, tapir ve develerin sayısı azalırken; kemirgenler, özellikle yer sincapları ve kunduzlar sayıca artar. Tek toynaklı at ilk kez ortaya çıkar. Pliyosenin tipik memelileri arasında; fil benzeri Deinotherium, dev yer tembel hayvanı Megatherium ve Litopternlerden uzun boyunlu, uzun bacaklı Macrauchenia sayılabilir. Kılıç dişli kaplanlar, köpekler, gelincikler dönemin etçilleriydi.

Miyosende ortaya çıkıp, Erken Pleistosene kadar yaşayan Deinotheriumlar, fillerin uzaktan akrabasıydı. Aşağı doğru eğilen dişleri karakteristiktir. Deinotheriumlar günümüz fillerinin boyutlarına kadar ulaşmıştı.

Amerika ve Avrasya arasında hayvan göçleri devam ediyordu. Geç Pliyosende, Panama köprüsünün kurulmasıyla, Güney Amerika'nın dünyanın geri kalanından soyutlanmış yaşamı sona erer. Armadillo, yer tembel hayvanı, oposum ve Phoruscorid kuşlar güneyden kuzeye göçerler. Kedi, köpek, ayı, at, mastodon ve başka hayvanlar da kuzeyden güneye göçer. Bu, özellikle güneyin keseli yırtıcıları için, bir felaket olur. Pek çok güney Amerika memelisi kuzeyden gelenlerle rekabet edemeyerek ortadan kalkar. Bugün Güney Amerika'nın memeli cinslerinin yarısı kuzeyden gelmiştir.

Bu dönemin en önemli olaylarından biri, yüksek primatların -ilkin insanlar da dahil- ortaya çıkmasıdır. Afrika'da savanların yaygınlaşması bazı maymunların ağaçlardan düzlüklere inmesine ve açık alanlara yayılmasına yol açar. İnsansılar (hominidler), Kuzey-Doğu Afrika'nın Rift vadilerinde Erken Pliyosende ortaya çıkar. Boynuzlularla birlikte yayılmaya başlayan Australopithecine insansılar, Etiyopya ve Tanzanya'ya, oradan da Afrika'nın büyük bölümüne yayılır.
NEOJEN

23,8 myö ile 1,81 myö arası

Neojende modern memeli ve çiçekli bitkiler evrimleşirken; bugün var olmayan pek çok garip memeli de ortaya çıkar. Erken Neojenin en önemli olayı, otların yaygınlaşıp, otlak alanların ortaya çıkmasıdır. Buna paralel olarak uzun bacaklı, hızlı koşan otlak hayvanları ortaya çıkar. Atlar Neojende oldukça başarı gösterir. Pek çok orman hayvanı da yaşamlarına devam eder.

Mastodonlar Avustralya dışındaki tüm kıtalarda yaşıyordu. Diğer kıtalardan soyutlanmış olan Güney Amerika'da dev yer tembel hayvanı gibi pek çok garip memeli evrimine devam ediyordu. Güney ve Kuzey Amerika arasında kara köprüsü kurulunca, kuzeyden gelenlerin istilasıyla bu canlıların çoğu ortadan kalktı.





Neojende, okyanuslarda balinalar günümüz biçimleriyle yerleşmiş, ilkel dişli biçimler ortadan kalkmıştı. Büyük okyanusun güneyinde, fok benzeri sucul filler olan Desmostylidler yaşıyordu. Gelmiş geçmiş en büyük etçil köpek balığı olan Carcharodon megalodon da Neojen denizlerinde yaşadı.

Dönemin sonlarına doğru, Afrika savanlarında ilk insansıların ortaya çıkması Neojenin en önemli olaylarından biridir.


KUATERNER
1,81 myö ile Günümüz
Jeolojik devirlerin en son ve en kısa dönemi



Kuaterner yaşadığımız dönemdir. Dönem boyunca kıtaların bulundukları konum günümüzdekinden çok farklı değildi; fakat, yaşanan buzul çağına bağımlı olarak değişen buzul ve deniz seviyeleri nedeniyle, coğrafya oldukça farklı ve değişkendi. İki alt bölümden oluşan dönemin büyük bölümünü kapsayan Pleistosende, pek çok buzul çağı yaşanır. Pleistosen fauna ve florasında, günümüz fauna ve florasının üyelerinin yanı sıra; mamutlar, kılıç dişli kaplanlar, dev gergedanlar gibi pek çok dev memeli de yaşıyordu. Pleistosen, insanın ortaya çıkıp yaygınlaştığı dönem olarak da önemlidir. Pleistosenin bitip Holosenin başlamasıyla, buzul çağı biter ve dev memeliler ortadan kalkar, insan türü tüm kıtalarda yaygınlaşarak uygarlıklar kurar.


PLEİSTOSEN
Buzul Çağı
1,81 myö ile 0,01 myö arası



Pleistosende kendi türümüz olan Homo sapiens ortaya çıkıp yaygınlaşır, alet yapmaya ve ateş kullanmaya başlar. Pleistosenin sonlarına doğru insanlar kıtaların çoğuna yayılır.

Kuaternerin neredeyse hemen hepsini kapsayan Pleistosen, "Buzul Çağı" olarak bilinse de, aslında bölüm boyunca, kutup buzulların oldukça yaygınlaştığı bir dizi soğuk dönem ve bu dönemleri bölen ılıman hatta tropik dönemler yaşanır. Soğuk dönemlerde buzullar ılıman kuşağa doğru ilerleyerek, zaman zaman karaların %30'unun üzerini örter, deniz seviyesi düşer ve kıtalar arasında hayvan ve insan göçlerine olanak sağlayan kara köprüleri kurulur.

Pleistosen yaşamı günümüze aşırı derecede benziyordu. Bugün yaşayan pek çok kozalaklı, çiçekli bitki, böcek, yumuşakça, kuş ve memeli cinsi -hatta türü- Pleistosende de yaşıyordu. Ancak bu tanıdık hayvanların dağılımı günümüzden oldukça farklıydı. Fillerin ve su aygırlarının Pleistosen temsilcileri, Londra'nın bulunduğu enleme kadar yayılmıştı. Bu tanıdık türlerin yanı sıra, bir çok büyük hayvan da Pleistosen faunasının üyesiydi. Bu dev memeliler bütün kıtalarda yaygındı. Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya'da kılıç dişli kaplanlar, mamutlar, kürklü gergedanlar, uzun boynuzlu bizonlar, Mastodonlar, dev kurtlar ve develer; Avustralya'da dev kanguru ve vombatlar; Güney Amerika'da fil boyutlarında dev yer tembel hayvanları, dev armadillo benzeri glyptodontlar, bu dev memeli faunasının üyeleriydi. Etçil dev kuşlar da varlıklarını sürdürüyordu. Pleistosen sonunda gerçekleşen yok oluşta, bu devlerin hepsi ortadan kalkar. Bazı bilim adamları, yok oluşunun nedeninin yaygınlaşan avcı insanlar olduğunu düşünüyor. Her ne kadar bir kıtaya insanların gitme zamanı ile o kıtadaki dev memelilerin ortadan kalkma zamanı birbirine uysa da, insanlar bu hayvanların tamamını yok etmeye yetecek sayıya ve teknolojiye sahip olmadıklarından, bu teoriye şüpheyle bakılıyor. İnsanların taşıdığı bir virüsün tüm bu türleri yok etmiş olabileceğini düşünen bilim adamları da var. Dev memelilerin yok olmasının nedeni henüz tam olarak anlaşılamasa da bu iki açıklamanın bir bileşimi de olabilir. Dönemin sonunda buzul çağı sona erer, iklim yumuşar, denizler yükselir.
HOLOSEN

Günümüz Yaşamı (0,01 myö ile Günümüz)
Gerçek bir jeolojik devir değildir.

Pleistosende yaşanan son buzul çağının kapanmasıyla başlayan bölüm, 11 bin yıl öncesinden günümüze kadar süren zaman dilimini ifade eder. Gerçek bir jeolojik devir olmaktan çok yaşadığımız zamanı tanımlayan bir terimdir. Buzul çağları arasında sıcak bir dönem olan Holosen, insanlığın tüm kayıtlı tarihini ve uygarlığını içerir. Bu bölüm içinde insanlar yerleşik hayata ve tarım toplumuna geçip, pek çok uygarlık kurdu. Bölümün baskın organizması olan insanlar, Holosen doğasını ciddi biçimde etkileyip, değiştirdi.

biltek.tubitak.gov.tr








































6 yorum:

faydalı bir yazı olmuş,iyi çalışmalar

görmek lazımdı o zamanları:)

eskiler daha mı renkliymiş ne:P

karışık bir konu bu yaw.

ELLERINIZE,EMEGINIZE SAGLIK HAYTAN KALDIM.

gizel bir kromoloji olmus tesekkurler

Yorum Gönder

Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More